Aachen Tebliği
(Işık, Kimlik ve Çığlık)
(Sana Musa'nın Haberi geldi mi? Hani bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Durun, şüphesiz ben bir ateş gördüm, umulur ki size ondan bir kor getiririm ya da ateşin yanında bir yol gösterici bulurum."-Taha 9-10)
Allah'ın Rasulleri aracılığıyla tarihe müdahale ettiğine inanan bir topluluğuz. Bu inanç bizlere bulunduğumuz her yerde olaylara müdahale etme sorumluluğu aşılar. Evrenin bütün varlığı ile Allah'ın arşından varlığını ve varlığının devamını sağladığına inanıyoruz. Bu Arşın hükümranlığına kendi irademizle katılma anlamınadır islam.
Toplumsal değişim için hilafet misyonu ile yükümlü olduğumuza inanıyoruz. Bu misyonu sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmek için çalışmalarımızdan birbirimizi haberdar kılacağımız, birbirimizin tavsiyelerine, yardımlarına kendimizi açacağımız bir meclise gereksinim duyuyoruz.
Bireyler arasında iş bölümü, iş konusunda meşveret, her türlü bağyin ilga edildiği bir toplumu amaçlamalıyız. Bu bir bis'et, bir kıyam hareketidir. Ancak Allah'a yardım etmek isteyenler, Allah'tan yardım göreceklerdir.
Akıp giden zamana tarih düşün. Tarih düşmek, tarihin periferinden, tarihin merkezine geçmek demektir. Tarihin edilgeni olmaktan etkeni olmaya geçiş... Cümlenin nesnesi olmaktan öznesi olmaya geçiş.. Etkilemeyenler etkileneceklerdir, şekillendirmeyenler şekillendirileceklerdir.
Asr Suresi tercihlerini imandan yana yapanları, tercihlerini kuşanmaya çağırır, salih amele.. Salih amelin Kur'an evrenindeki birincil anlamı, bireyin sağlıklı biçimde algıladığı kendi kimliğinin gerçeğini yaşama savaşımına girmesidir. Bu cehd, nefsin, kişiliğin kendi doğasını temizlemesi, ifsadı islah etmesi içindir. Bireyler kendi özlerinde olanı değiştirmedikce/ tegayyur Allah onları tarihe çekecek değildir. Tarihin ekran arkasından, tarihin ekranına geçenler ( amenu ve amilus salihat), aralarındaki bağyi kaldırıp Allah'ın ipine birlikte sarılmanın yollarını aramalıdırlar. Bunun için hakkın ve sabrın tavsiyeleşildiği zaman ve mekan koordinatları belirli meclislerde biraraya gelmek zorundadırlar.
Bütün dünya müslümanaları tek bir vucudun azaları gibidirler. Öyle olmak zorundadırlar.
Cemaatlar kavramını, tek bir cemaata indirilmeli, yapısal teklik yerini yapısal çoğulculuğa bırakmalıdır.
Biz Kur'an'ın Batı Avrupalı okurları.. Hizbullah'ın Avrupadaki evlatları... İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçasıyız. İslam ümmetinin, insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı bir topluluğun...
Fesadın kaynakları ile savaşmak zorundayız. Korku ve hesabı yalnızca Allah'a olan, O'nun boyası ile boyalı bir toplum oluşturmak zorundayız.
Zalimlere asla boyun eğemeyen oluşumlar altına imza atmak, böylesi oluşumlar içinde kalkıp inen birer parmak olmak...
Evrensel istikbarın ümmet üzerine dökülen salyalarını püskürtmeliyiz. Yeryüzünün her yanındaki tüm direniş eylemlerini izlemeli ve desteklemeliyiz. Yakılan ülkelerimizin, yıkılan kentlerimizin, geleceği karartılan çocuklarımızın uğruna savaşmak zorundayız. Hayatın unutturduğu sorumlulukları bize haykıran peygamberi seslere her zaman ihtiyacımız var.
İkbal'ın "uyan" şiiri her an yeniden yazılıyor gibi canlılığını sürdürecektir.
Dünyanın neresinde olursa olsun adalet sevdalıları ile erdemli birlikler oluşturmalıyız. Allah'ın bizim için seçtiği kardeş kelimesi yerine partisel, örgütsel üyelikler ikame etmeyelim. Duyu organlarımızı tüm hikmet sahiplerine açalım.
Mustaz'af ulusların islamdan başka kurtuluş seçenekleri yok. Tüm dünya müstazaflarını bu kurtuluş mesajından haberdar etmeliyiz.
Tüm ortadoğu rejimleri istikbarın himayesi altında. O siyasal-ekonomik yapının tabii uzantıları. Oralarda sahte muhalefet bizlerin yokluğu nedeni ile var. Ülkelerimizdeki siyonist ve emperyalist işgal kaldırılmalıdır. Sağır vicdanları uyandırmaya çalışmalıyız. Bosna katliamı hala sürüyor. Bir başka yerde tekrarlanmayacağı konusunda da hiçbir garantimiz yok. Özgürlük savaşcıları, sömürgecilik karşıtı direniş hareketlerine duyulan sıcaklık, etkin katlılarda bulunmaya götürmeli bizi.
Müstekbir zalim devletlerin ümmetin kaderi ile oynadığı oyunlara müdrikiz. Bizi halklarımızdan yalıtmak istiyorlar. Müstaz'af kitle ile aramıza perdeler geriyorlar. Kardeşlerimizi kardeş görmemizi önleyen gözlerimizde perde, kulaklarımızda tıkaç, kalplerimizde mühürler var. Tesmiye olunduğumuz terorist ve fanatik imajını gerçek sahiplerinin üzerlerine yıkalım.
Arkadaşlar!
Talan edilen zenginliklerin, gasbedilen kaynakların iadesi için, ipotek altına alınan geleceğimize sahip çıkmak için ayağa kalkın.
Tanımlanmayalım, tanımlayalım. Tanımlayabilme özelliği ile donalı olarak yaratıldığımız için melekler bize secdeye kapandı. Tanımlarsanız olayları, dünya dünya size secde edecektir. İstikbar bizatihi büyük değildir, büyüklenmektedir. Bunun suçlusu, onu büyük gören bizleriz de. Gerçeklikleri yok, hayaletleri var. Bastonun çürüdüğünü gösteren bir işaret gerek. Köhne rejimler, gerici yönetimler emperyalizmin bölgedeki birer üssüdürler. Korkunç ihanetlerini saklayan perdelerini indirmeliyiz. Mazlumların yumrukları güçlenirse, birleşirse çöküşleri yakındır.
Çıplak yumruklarımızı, gür haykırırışlarımızı, bitmek bilmez mücadele azmimizi, masalar başında sabahlayan zihni performansımızı emperyalizmin beynine bir balyoz gibi indirelim. Allah mustaz'afları, kardeşlerini müstekbirlerin tahakkümünden kurtarmaya çağırıyor.
Toplumcu hareketler yetersiz kaldılar. Emperyalizmle savaşta yenik düştüler. Yenik düşenleri niçin yenik düşdüklerini sorgulamaya çağırmalıyız. Hikmetin elini uzatmalıyız onlara.
Kitap Ehli'ni aramızdaki ortak kelimeye çağırmalıyız.
Bizim halklarla problemimiz yok. Kavgamız fesad odakları, yeryüzünde haksız yere büyüklenenlerledir. Herkesi Allah'ın selamına, silm'ine çağırıyoruz.
Taassuptan kurtulmalı, kalplerimizi birbirimize açmalıyız her mecliste. Zorlukları paylaşalım ki şerefleri de paylaşabilelim. Bilelim ki şeref ancak Allah'ın ve mü'minlerin yanındadır.
Uyuşukluğun, hüsranın tozunu üzerinizden silkin. Ayağa kalkın!
İşte Allah ve O'nun nuru.. O göklerin ve yerin ışığı. Işığınızı ondan alın. Tartışılmaz tek doğru Allah'ın buyrukları.
Kendi görüşlerinizi Kur'an diye ortaya koymayın. Hiç birimiz kültüre ve çağa karşı bağımsız değiliz. İctihadları mutlaklaştırmak, dinde fırkalaşmaktır. Ayetlerin, nassların sayısını çoğaltmak demektir. Hiçbir yapının içinde "Peygamber" taşımadığını unutmayın.
Hakikate teslim olma isteğini aramızda yaygınlaştıralım.
İhtilaflarımıza Rasul'ü alet etmeyelim. Sünnetin "makro çerçevesi" önemli. Kültürel anlamdaki "Rasül tasavvurlarımızı" birbirimize dayatmayalım. İslami öğreti Allah'ın tarihe elçileri aracılığıyla müdahale ettiğine ve sorumluluk sahiplerinin bir gün hesap için çağrılacaklarına inanmaktır.
Yüce Rabb'in belirlediği İslamı yaşamanın talibleri olunuz. Ma'ruf bunlardır, münker bunların karşıtları.. Ma'rufu emredelim, içtihadları yalnızca tavsiyeleşelim.
Unutmayın ki her zaman ve coğrafya diliminde, dinin etrafını kültür halkalar. Geldiğiniz coğrafyanın Arab, Türk, Kürt kültürlerini yaşatmadan sorumlu değilsiniz. Onlar o coğrafya ve tarihsel kesitte yaşamak için geliş(tiril)di.
Muhammediliği, tarihsel müslüman uluslara hasredemezsiniz. Avrupa'ya İslam'ın yeni bir açılımı için adımlar atmalıyız. Getto olmamızı istiyorlar, bunu tanımayın. Bu "Tevrat yorumlu bir Tanrı" imajını kabullenmek demektir. Musa, yalnız Beni İsrail'e değil, Fir'avn'a da Peygamber olarak gönderildi. Yerli halkın müslümanları, mazlumlar, adalet arayıcıları ile kucaklaşalım. Kirletmek için değil, birlikte arınmak için.
Çarpık islam imajının berteraf edilmesi sürecinde yapacağımız çok iş var. Kültürel islamla islam kültürü arasını ayırın.
Nasslar, yaşanmış ortak bir gelenek olarak bize taşındı. Bu gelenek dinin temelidir. İhtilaflı gelenek kültürdür. Bunları din telakki ettiren ırksal, mezhepsel kaygılar. Mezhep, hizip, çoğrafya, kültürü dinden telakki etme, dini parça parça etmektir. Bunlar tanışmak, bilişmek için var olmalı, savaşmak için değil.
Kur'an, "İlahi Hikmet"in mütemmim bir tebliğinden ibaret.
Kimse yöntemlerini kanıtlayıcı vahiyler almıyor. Mürsel maslahatlar, pragmatist maslahatlar değildir. Pragmatist maslahatlar ilga olmuştur. Bunlar partisel çıkarları meşru gören demokratik zihniyetlerde gelişme zemini bulabilir, mü'minler meclisinde değil.
Geldiğiniz ülkeye, oraların entellektüel birikimine karşı da görevleriniz var. Emperyalizmle savaşımda bir atlama tahtası olmalıyız. Kendi sınıfınıza karşı olan sorumluluklarınızı da unutmayın.
Kur'an, insan aklını Allah'ın karşısına diken "Tevrat ilahiyatı"na karşıdır. O, insanı Rabb'iyle savaşmaya motive eden tutkuların şehvet/ heva olduğunu söyler. Arızalardan soyutlanan akıl, Allah ile barışmaya mevcburdur. Böyle girilir silm'e. Kavgası biten insan, iradesini tanrılaştırmaktan vazgeçen insandır.
Yaşanan evrensel islami hareketden izole olamazsınız. Buradaki yüzeysel dialogların korunması pahasına müslüman coğrafyadan yalıtılmaya razı olmayınız. Evrensel islami hareketin tansiyonu sizleri yakından etkileyecektir.
Kur'an Sonrası Tarihte medineleşen ilk şehrimiz Yesrib. Medine, "din"lenmiş, otorite altına alınmış, hukukun egemen olduğu yer demek. Yakın tarihte medineleştirdiğimiz ilk coğrafyamızı 79 ınkilabı hediye etti bize.
79 devrimiyle gelen kazanımlarla dünyanızı zenginleştirin. İran'ın "Ca'feri doğası", devrimin doğal süreci oılarak algılanmalı. Dünyanın hiçbir yerinde kültürden bağımsız bir devrim oluşmadı, oluşmayacak da. Devrimlerin kültürlerin rahminde doğduğunu unutmayın. Devrimin yenilgileri de başarıları da sizin yenilgileriniz ve başarılarınızdır. Tarihsel mazeretlerin ardına gizlenmeyin.
79 da gerçekleştirdiğimiz devrim çok şeyleri kanıtladı. Yenilmez istikbar efsanesini alt üst etti. İşbirlikci rejimler varlıklarını devam ettirebilmek için "rabblerine olan kulluklarına" nafile üzerine nafile ekliyorlar. Devrimin etrafında uluslararası bir dayanışma cephesi oluşturmalı, onun ümmete soluk aldırtan mesajının unutulmasına izin vermemeliyiz.
Biz, Batı Avrupa'nın geniş müslüman ailesi.. Yerel sorunlarınızı unutturmasın evrensel sorumluluklarımız. Evrensel islami hareketle olan kader birliği, yerel sorunlara karşı gözlerimizi kapatmamızı gerektirmez. Emperyalizmle, liberal ekonomi ile bağrında kavgaya tutuşacağız. Zulmu yüzlerine haykıracağız.
Ne demek "yabancılar yasası..". Ancak kölelerin siyasal ve ekonomik özgürlükleri yoktur. Siyasal ve ekonomik liberalizmin masa artıklarını kapışan köpeklersiniz demektir bu yasa... Tarihsel islamın 1200 yıl önce geliştirdği normların eteklerine bile ulaşmaktan yoksun bir cengiz yasası..
Liberalizm bireyin eylemleri için bir sınır tanımıyor. Bu kavganın belirleyici başat faktörü de kuvvet. Pervasızca alternatifsizliklerini haykırıyorlar. Var olduğunu haykıracak saraydaki Musa'yı gösterin onlara. Senatonuzu kurun.
İnandıklarını söyleyenler, salih amellerinizi sergileyin. Salih amelleri siyasal hedeflere indirgeyici bir islami hareket tanımını da sorgulamak gerek. İslami hareket, kişilerin ve kurumların oluşum sürecinde "İlahi Nur"un rehberliğini kabul eden bir "Tenvir Hareketi"dir.
Uzmanlaşmalıyız, organlaşmalıyız. Tarihin gelecekte alacağı çehreyi bilmiyoruz. Batıdan, Doğudan gelecek sürgünle sürülmeyecek güçlü kökler salalım toprağa. Toprağımız dedikleri Allah'ın topraklarına, Allah'ın secdegahlarına.. Sisteme teslimi silah etmek yaraºmaz bize.
Kendileri ile islam arasındaki bütün bağları attığını ilan eden burdaki kaybettiğimiz kuşak, egemenlerin sözünde hiçbir zaman kendilerinden sayılmıyor. Zora düştüler mi yardıma uzanan el, yine kaçtıkları insanlar. Onlar için de bir melceyiz biz. Koşullar size Musa'nın misyonunu tahmil ediyor.
Kendi buhranlarına, tartışmalarına karışalım, karıştıralım zihinlerini. Alternatif eğitimi tartışıyorlar, ekonomik modelleri tartışıyorlar, özgürlüklerin sınırlarını tartışıyorlar. Kitab'ı tanımayan insanların arayışları bunlar. Onları Kitap'la tanıştırma sorumluluğu sizlerin üzerinizde. "Hüsran dışında" olanlara katılma şansları olduğunu hatırlatmalı onlara.
Entellektüel kuşağa ulaşın. Yeni ulusların islamlaşma süreçlerine katkıda bulunun.
Akademilerini akademilerinde tartışın. Eşyayı okumayı öğretin oınlara. Sahih bilginin kaynaklarından haberdar edin. Her eylemi gerçekleştirecek ünitelerimiz olsun, örgütlenelim, örgütlenenler Allah'ın ayetlerini örten rafine perdeleri bir bir yırtsınlar. Eylemlerimizden birbirimizi haberdar kılacak meclislerde toplanalım. Kralın çıplaklığını haykıracak birileri çıksın aramızdan.
Toplu olarak sürülmek istenmemiz mukadder olabilir. Toplumu aydınlatacak bir kadronun toplumunu burada bırakıp toplu hicreti düşünülemez. Musa, İsrail'i almadan çıkamazdı Mısır'dan. Kaptanın gemiyi terki, gemici ahlakına sığmaz.
Endüstri devriminden beri dünya egemenliğin merkezi Batı Avrupa. Batı-Doğu yönlerini bu metropolden saptırıyorlar. Biz, Doğu'nunda Batı'nın da Allah'a ait olduğunu okuyoruz. Bütün yönler ışığını, doğunun ve batının Rabb'i olan Allah'dan almak zorunda.
Kaybolan koyunlar arasına gelen Allah kuzusu İsa'nın gerçek Ensar'ı, Havariyyun'u sizlersiniz. Kiliseye, büyüğünden küçüğüne dek, söyleyecek sözümüz var. Peygamberleri paylaşmıyoruz, menbaın tekliğine inanıyoruz: "Eşhedü enne İsa rasülullah."
Aydınlanmanın aydınlanmamış aydınlarına ve tilmizlerine söylenecek sözümüz var:
"Hutuvatiş -şeyatini" izlemeyin. Hududullah'a teslim olun. Liberalizmi sizin tezinizdeki şekli ile reddediyoruz. Özgürlük Allah'a karşı değil, aynı sınıflar arasındaki anlamsız bağlara, bağlantılara karşıdır. İnsanın insana karşı özgürlüğüne inanıyoruz. Aynı şekilde imkanların paylaşım düzenine. İnsan hayatını rencide eden tüm azman özgürlüklere karşıyız. İnsanın yaradılış doğasını, ona yeniden armağan etmeliyiz.
Uluslar üzerinde mütegalliblerin kader belirleyiciilğini inkar ediyoruz.
Güney ülkelerinin sorunlarına sahip çıkalım. İstikbarın devamı için tüketici olmaya zorlanıyorlar. İstif ekonomisi ile bitmeyen bir kavganın erleri olduğumuzu ilan etmeliyiz. Sömürüden verdikleri paylara aldanıp barış görüntülerine kapılmayın. Halklarınıza ihanet etmeyin.
Bunca cümlenin arasında somut bir öneri bekleyen kulaklara teklifim, konunun en başına aldığım Asr suresini yaşamaya davettir.
Yörelerinde legal ya da diğer türlü salih amel üzere bir çalışma içinde olanları Hakkın ve Sabrın tavsiyeleşildiği bir mecliste, belirleyecekleri delegelerle, belirli periyotlarda temsil olunmaya davet ediyorum. Bu ne dar anlamlı bir örgüt olmalı, ne de salt siyasal amaçların, çalışmalarının sergilendiği bir arena... Tabanı belirleyen bir federataif çatı da değil.
Batı Avrupa'nın olası bir alternatif senatosuna bölgemden "Kıraat ve Tezekkür" halkası adına katılmayı umuyorum
Hayye ale'l hayri'l-amel
Allah, selamı ile üzerinizde olsun.
K.Ersözlü, 24 Ekim 1992
|