KİŞİHAKLARI BİLDİRGESİ
HİKMET KİTABI'NIN İLKLERİ, İLKELERİ
2001
(Bu bildirge, 1992-2000 yılları arasında Avrupa'nın 3. binyıl'ına birlikte hazırlanan yakın çevre Qur'an Okurları'nın, varediliş nedenleri ve varolmak hakları ve varlık tarzları hakkında 2001 yılı içinde olgunlaştırdıkları açıklamayı muhtevidir:
(Bildirgenin kaleme alınış süreci içinde, her bir sure birer aylık periyodlarla Köln'de canlı katılımlarla okundu. Sanal ortamda tahsis edilen mail adresi üzerinden geniş bir müzakere yazışması sağlandı. )
Bu bildirge, Hakîm Kitab'ın -İsa Mesih'e nisbetli takvimle, ikincibinyıl'ın son on senelik periyoduna tanıklık eden- samimi okurları tarafından kaleme alınmıştır..
§1 Okurlar, kendi KİŞİLİKlerini, kendilerini yaratan Rabb tarafından yazıldığına inandıkları satırları adımlayarak yaratma azmindedirler. Yaratan ile aralarında var olan rahmet ilişkisinin kesintisiz varlığını sürdürme kararlılığı, onların özgür iradeleri ile deklare ettikleri bir gerçeklik olup, Rabbin İsmi'ne izafetle bu butlan bulmaz Haqq'ı kulluk olarak ifade ederler. Kul-İnsan, nisbetli olduğu kaynağa izafeten, alemler içinde devredilemez emaneti yüklenmiş en özgür varlığın karşılığıdır. Biolojik yaratılmışlığındaki mükemmelliğine koşut olarak, sosyo-psikolojik KİŞİLİK'inin kuruluşunda Qalem'in yazdıklarını okuyarak, dipsiz evren içinde kaybolmaz (hüsran), ahsen el-taqvim standartlarında bir hilafet misyonunu kuşanarak Human'dan ayrışır. Human'dan ayrılış, Theos'dan, Olympus dağı'nın Zeus'undan da, meşhur mitolojinin tamamlayıcı paradigmaları olan Promethus'dan da kopuş demektir.. Yaşadıkları kıtanın ikibin yılına damgasını vuran Tevrat'ın Theos'u ve ona karşı diklenen rasyonun izlediği uzlaşması imkansız kavganın yaşandığı Rönesans yıllarının ürünü olan Humaniter terminoloji, bu nedenle onları tanımlamada, içeriğe yapılacak mutasyonik ya da evrimci müdahalelerle de yeterliliğe ulaşamamaktadır. Onlar, Fesad'ın işçilerince çalınmış tüm yaldızlı kelimelerin dışında, kendilerini Rabb'in terbiyesine açmışlar, O'nun ayetlerini, O'nun kerimler kerimi klavuzluğu altında okumayı denemektedirler.
§2 İnsan-oluş'u gerçekleştirme yerine, insanı-aşma'yı (Übermensch) deneyen bir yüzyılın kurucularının belleğimize armağan ettikleri binlerce müstağni biyografinin tanıklarıyız. Futuristler, isimlerinin yanındaki kapanan paragrafın eğer tekrar açılması mukadderse, bunun da kutsala nisbetli olmayan bir bilimsel parametre içinde varolabileceği tahayyul ediliyor, hesaba durmayı hesaba katmayan bir genetik yeniden varoluşu kurguluyorlar. Okurlar için uzak-gelecek, pek uzak değil; gelecek, şimdi ve geçmişi de içine alan bir kuşatılmışlık, yaratan Rabb'e dönüş, O'nun mulukiyetine katılış demek.. Bu idrak, tüm soruların çözümünü barındıran mutmain KİŞİLİK'i yaratır.
İnsanlık ağacının bu çatallanan dallarını, hem okurluk hayatımızın lineal akışı içinde, hem literal okuyuşumuz da defaatla gözlemliyoruz.. İçimizdeki Rabbani sese samimi karşılık verme cehdimiz, bu harmoninin müzikal neşesini yansıtma hakkımız, şizofrenik kişiliklerce, çarpık tabiatları çarpabilecek potansyel bir tehlike olarak algılanmaktadır. Allah'a nisbetli bir KİŞİLİK (ubudiyet) tercihi, Big Brother'in Beyaz-kulları'nca her türlü kabul edilemez baskının nesnesi haline getirilmiştir. Okurların tercih ettiği çizgi, varmayı amaçladığı hedefin, hemcinslerine örnekleyerek alternatif sunma isteklerinin çizgisidir. Zarar vermeme, zarara uğratmama, haksızlık etmeme, haksızlığa uğramama kararlılığını, gün ve gecenin belirli dönemeclerinde Rablerine arz etmenin, kendileri ile aynı ontolojik paydada birleştikleri varlıklardan gelebilecek engelleyici çabaya kurban etmeyecek bir kalkanı kuşanmışlardır: Taqwa.. Müstağnilerin gadrine uğramış kişilik sahibleri, bununla tasvir olunurlar.
Dönecekleri Rabb bugün, bu an da da onlara beraberdir.. Humaniter söylem, O'nu ötelere itelememekle, ancak kendini yoksullaştırır. İstiğna, yeterlilikle sonlanmaz, mahrumiyetle tescil olunur. Allah bütün olanları gözetlemekte, nisbetinin farkında olanları kesin bir dille senaryonun kendi insiyatifinde olan sonundan haberdar etmektedir. Bu oyunbozan oyunculuğun taraftarları, bu çirkin oyundan vazgeçmezlerse, kaybeden kendileri olacaktır, engellemek istediklerinin kimliklerini tanımada, insan oluşu gerçekleştirme de başarısız kalmalarına güçleri yetmeyecektir. Tekil ya da topluca yapacakları her negatif aktivite, Rabb'ın kontrolundeki denetimle boşa çıkarılacaktır.
Bu bilincin sahibi olan KİŞİ'yi, buna muğayyir bir yasağa boyun eğdirebilecek hiçbir devasa güç varolamaz. Okumaya, varoluşunun gerekliliği içinde yerini almaya devam edecek, KİŞİLİK'inin kuruluşuna her dem bir önceki rekattan daha yakın olacaktır.
§3 Kitabı'nın bağlıları harfleri, harflere ekleyerek ,o görünmez Qalem'in çizdiği Hikmet deseninin üzerlerine yağdırdığı nimetin meftunu, mecnunu oldular. Onun muhatab aldığı her bir KİŞİ, okurlar halkası içinde tüm yapay hiyeşarşileri kemiren kurtçuğu gözlemlemenin rahatlığı içinde, muhatab alınışın verdiği hazzın sanal (mecnunca) olmadığının farkında olarak, niğmet sağnağı altında arınmanın yaratacağı yeni-KİŞİLİK'le varolmaya adaydır. Zaman kimin bu çetin sınavdan başarılı çıktığını gösterecektir. Rahmetin akıttığı her damla kanla hayat bulanlar, hayat buluşun hakikatinin tanığı olarak, tekraren üzerlerine yağan harflerin döşediği patikadan sapmadan, KİŞİLİK'lerin varediliş sürecine bilinçli tercihleriyle katkıda bulunacaklardır.
Ya ışığa sırtını dönmüşler... Onlar Mağara'da kalmaya mahkumlar.. Görebildiklerinin bütünü, ışığın mağara duvarına bıraktığı gölgelerden ibaret der 2400 sene önce Avrupa'nın Kurucu-Kenti'nden bir bilge.. Mağara'dan dışarıya bakan, ışıkla karyesine dönen her sorumluluğunu müdrik insanın karşısında , hep o anîd KİŞİLİK dikilmiş.. Gelişmemiş-düşük idrak, çeperini, her sorgulayan, sorguladığı için farkeden (şu'reden), NEFS'ini bilen bilgelerin önüne gerer. Tekzip budur.. Tüm çağların ortak oylaması ile onu tasvir edebiliyoruz. Işık şelalesinin harfleri tekraren üzerine düşmeyen bu kirli elbise, bugün de çirkin saçakları andıran perçemiyle metropollerimizin üzerine gerilmiş, global köyümüzü dev bir mağaraya dönüştürmektedir. Ama her mağara, Hirasını tamamlayan bir Nur dağını doğurmaya gebedir..
Küresel karye'nin BEYAZ EV'i, ÖZGÜRLÜKLER EVİ'nin, o insanlar için dikilen İLK EV'in, her yıl milyonlarca bağlısını ağırlayan bu kadirşinas evin karyesinde vucud bulan mesajı arınlamıştır bir kez. Buharlaştıramadığı yegane bildirge, her gün defalarca ÜMMÜ'l-QURRA'ya yönelen bağlılarınca rekat be rekat dimdik okunmaktadır. Yuvarlanıp global köyün asitanesinde eriyen uygarlıklara inat, kendi KİŞİLİK'ini , olmazsa olmaz açıklamaslarnı sürdürmektedir. İçselleştirilmesi için kurulan yüzlerce enstitünün profesyonel Rasihûn'una karşın, o top yekün inanırları ile birlikte MEDİNE OKULU'nun dilini tüm karyelerin göbeğinde seslendirmekte, sentezlenemeyecek sentaxını şakımaktadır..MEDYEN'in onarıcı yıllarını geride bırakmış, azmanların üzerlerine serptiği hiç bir nimetin mihmeti altında olmayışlarını farkedemeyenlerine farkettirerek, sorgulayıcı yılların parağrafını açmaktadır:
Yeminlerle takviye edilen yalan fanusu..
Aşağılık...
Her türkü olumluluğun yasakcısı..
Saldırgan..
Satırların tanıklık ettiği beşbin yılın katmerlenmiş günahkarı...
Zorba, saygısız...
Grafikler, siyasal ve ekonomik istiğna duygusunun verdiği tuğyan içindekilerin, rekatların bildirgesini umursamamayı tercih edeceğini gösteriyor. Bu betimlenen vasıfları tekelinde tutan gücün , bizden alabileceği ne bir teslimiyet vardır, ne yaptıklarını tezkiye edebileceğiz bir açıklama.. Ne de orta bir yol.. Ayetleri okumaya devam edeceğiz.. 'Yakında' diyenin bahsettiği yakınlığa olan sonsuz inançla, burunların sürtüleceği güne dek tilavetimiz sürecek.
§4 Zamanımıza damgasını vuran Azgın Yedili, kendileri için cennete çevirdikleri yeryüzünün ilâ nihaye yaşayacak çatısını çattıklarına yemin ediyorlar. Tabiat ana'nın her veçhesi ile okuduklarını sandıkları yasası gereğince, şımarık çocuğunu her dem emzireceğinden eminler. Kutsal Masa'nın dökülen kırpıntılarını süpürmeyip , az gelişmişler'e bırakma erdeminin takdir edildiğini gördüklerinde gözleri yaşarmaktadır. Beş yıllık, elli yıllık planlarında muhtemel gördükleri hata payları , ihmal edilebilir büyüklükte..
Rekatların Bildirgesi'ni izleyenler, onların başları üzerinde dolanan Rabb'in tebdil ve tahvil bilmez yasasının her frekanstan sinyallerini alıyorlar. Gökkubbelerini yıldızlar savaşına karşı tahkim kılsalar da, Rabb'in nimetini aşırmaya kalkışan ma'şer'in çelik zırhlı miğferini eritecek bir plan, adım adım gerçekleşecektir. Yoksul bırakılmışlar'a karşı yürüttükleri istif savaşı'ndan, yoksun bırakılmış olarak ayrılacaklar.. Zaman zaman içlerinde beliren, salaha çağıran bir Elçi'nin sesinin , cennetlerinin ateşe çevrildiği gün hatırlanması, 'sanki daha önce seyredilmiş bir film gibi' dedirtecek.. Tesbih'i hatırlamakdır bu..
Işığı kitleyenler, ateşin alevi sönünce takrip ettikleri, yaşanır olmaktan uzak bir çevrenin ortasında iki ellerini başları arasına alıp, zulumlerini itiraf edebilecekler mi? İtiraf yaygın bir katılıma kavuşabilecek mi? Ve atlatılan şokun ötesini de ıslah edecek bir ders alışa dönebilecek mi bu özeleştiri-kendi kendini kınayışlar? Belki yeni bir bahçeyi daha ateşe çevirmek üzere tarihin değirmen çarkına bir ivme daha verilecek.. Ta.. bir dahası olmayan gün gelene dek..
§5 Biz, suçluları son-bulmaz-Bahçe'nin varislerini kıskanır görmekten çok, onun varislerininin de kendileri olacağı tarzında müstehzi bir iddianın sahibi olarak görüyoruz. Azmanlaşan Kapital'in bekçileri sanki KİTAP'tan okurcasına bu pişkin savın müddeiliğini yapıyorlar. Seleksiyon ilahı'nın öteler için kollayacağı Elit'in kendileri olduğu kehanetini koroya dönüştürüyorlar.
Onları kuruntuları ile başbaşa bırakıyor, Allah'la murabıt KİŞİLİKLER'in onları Gayb-bilgisi ile donanmışlık iddialarını küçükseyen, Allah'ın sağlam planına olan güvenle yürüyüşlerine devam ettiklerini görüyoruz.. İkiyüz yıldır, bin yıldır, bindöryüz yıldır, ikibinyıldır, ikibindörtyüz yıldır, süresini en iyi DEHR'in sahibinin tahdir ettiği bir başlangıçtan bu yana devam eden uzun yürüyüş.. BİR SÜRE daha sürecek yürüyüş.. Çizgimizi çiziyor, yol-haritamızı gösteriyoruz. KİŞİLİĞİMİZ'i ezdirmeyeceğimiz bu yolculukta, KİŞİLİK bulmalarına katkıda bulunabileceğimiz ÖTEKİ olmayan BERİKİLER'e KULLUK'a katılım süreclerinde hiç bir paye, karşılık beklentisi içinde olmadığımızı deklere ediyoruz. KAFFETEN bir BARIŞ'tır bu. Tanrı ile barışmak, kendi cinsinle varışmak, kendi cinsinin küçüğü, karşıt cinsi, farklı rengi ile barışmak, doğa ve gökkubbe ile barışmak demektir.. Hiç barışık olan, suçluluk duygusu içinde olanla bir olur mu? Bu bir-olmayış ile ÖTEKİ yaratmanın yanlışlığının ayrımındayız. Küreselleşmenin tekdüzeliğine karşı asimile, entegre edilmeme azmidir KİŞİLİK'li kalma çizgisi..
Evrensel HATIRLATMA'nın hatırına , mecnun denilmişliğe, çılgın denilmişliğe karşı yumuşak olan boynumuz, asla haksızlığa katlanmak anlamına gelmeyen bir sabırla dik duracaktır. Tarihimizin bezgin dönemeçlerinin derdini aldığımızı bilmeli yanlış hesaplar içinde olanlar..
§6Biliyoruz ağır bir söz o. Ağırbaşlılıkla sırtlarında taşıyanlardan bize intikal etmiş, bozuk mayalıların uykusunu kaçıran vakarlı söz.. Küreselleşmenin 'ortalama insanı'nın kolayca marjinalinde görebileceği, öyle gösterilebilecek türedi olmayan bir ümmet'in tahammul takatı dahlinde olan vasat bir söz aslında.. Birilerinin uykusunu kaçıran bu dehşetamiz sözler, dengesini yitirmemiş mu'tedil Okur'un neş'eden uykusunu kaçırır.. Bilsin birileri.. Karanlığın ister beşyüz, ister ikiyüz ister yüz olsun, kaç yıl önceki başlangıcından beri, bir nice Müzzemmil Rablerinin bildirdiklerini tertil içreler... Gecenin en koyu noktasında bu tertille ışıldayan çevheler, ışıldayacak yarınların teminatıdır.
Işık ve karanlığın küresel tedavüldeki anlamı peşpeşe gelmenin ötesinde, ikisinin aynı anda varoluşudur da.. Tabiatlarının birini yatağa düşürdüğü saatte diğeri yatağından uyanmış, önce tertil, sonra tesbihe soyunmaktadır. Bu küresel tesbih'in i'tidal sahibleri var oldukça hiçbir gadr süreklilik kazanamayacak, Allah'ın dilemesi müstesna BAHÇEMİZ'i yakamayacaktır.
Yalnız O'nu vekil edinmiş tam-bağımsız KİLİŞİKLER coğrafyanın Doğu'sunda da Batısında da aynı ağır sözü haykıracaklar... Doğu'nun yenik uygarlıklarında da, Batı'nın müstebit aygırlıklarında da aynı nidanın münadililiği yapacaklar.. Bu evrensel zikr (zikren lil-alemin), karanlığın aydınlığa avdet ettiği her dönüşüm saatinde kulaklarımıza seslenmektedir.
Allah'tan başka ilah yok..
Salat, uyku'dan hayırlıdır...
Bu nitelikli söz'ü bize hatırlatanlara teşekkürler.. Bu rüşd'e çağıran ses, ENGELLEYİCİLER in engelleyemeyeceği bir yerden gelmektedir. Bu sese tanıklık edenler, bu sesi bastırmaya çalısanların elîm sonlarına da tanıklık edeceklerdir. Bu ses, Rabbi'ine giden yola koyulanlar için tezkire (arıtıcı bır kaynak) tır.
§7Gece ve Gündüz'ün mahkumları, gece ve gündüzün seyyahları.. Soluk aldığımız evrenin Mimarı, bireysel ve toplumsal umranımızın imarına davet ediyor bizleri.. Aydınlık uzak geçmişimizi bürüyen karanlığın ardındaki mutlak aydınlığı hatırlatıyor unutmuşlarımıza.. Müzzemmiller'in üzerlerindeki ağır yükün paylaşımcılarını, o Taife'nin yerküreye dağılmış görev açılımlarını sunuyor bizlere..
O Taife biziz, biz yerküre okurları.. Hastalıklar bizi yatağa düşürmedikce, yataklara düşürülmüşlerize şifa sunan şifahaneleri imar, işimiz bizim. Hasta bedenler ve hasta idrakler için sağıtıcı rahmet bu Tezkire'de.. Kimi Qıraat düzeneğimiz içinde varoluşsal misyonunu sağıtacak, kimi ayıplarını örtecek yapraklar bulacak onda.. Kimi imkanlarını topyekün seferber etmiştir, kimi düzenek dışı irtibatını sürdürmektedir kaynakla.. Okumak, hayat bulmak demektir..
Islah adına yeryüzünü fesada verenler, arzın nice coğrafyasını kana boyadılar, biliyoruz ki devam da edecekler.. 'Topyekün barış'a mesafe koydukca, ilahi barış'ın rahmeti onları ıslatmayacak.. Küçük haneleri zindanlara çevirenlere, büyük hanelerinde huzur bahşedilmeyecek. Balkanlar, Kafkasya, Ortaoğu'nun saldırganları karşısında teslimi silah etmeyecek erler, bizim erlerimiz, bizleriz.. Onların 'okuyuşları' da kendilerince olacak..
Tertil'den muaf okurlarımızdandır yeryüzünü Allah'ın Fadlı'ndan ibtiga etmek için adımlayanlar.. Kapital'in 'küresel devlet' olduğu bir dönemin evlatları, tertil okurları'nın üzerineki istiz'af'ı , toplu fadl'a dönüştürmenin yolunu arıyorlar. Bu istif ekonomisi'nin çarklarını tıkayan infak ekonomisi, Ahsen-Kredi'dir.
Bilir ve bildiririz ki:
Biz salatı ayakta tutanlar, zekatı gercekleştirenler, KİŞİLİKLER'ini gerçekleştirme azminde olanların fazlını imkanlı kılmak için Allah'a kredi açanlarız.. Allah'a.. Sanal devlet'in yerini almaya kalkıştığı Kadir-i Mutlak'a..
§8Uzun yıllar üzerimizi bürüyen 'çelik zırhlı duvar'ın yıkıldığı bir periyotta, Müddessirler'in mahmurluğu geride bırakarak birer inzar-umut anıtı halinde bütün yerküreye dikildikleri bilinmeli. "İla-i Kelimetullah' için..'dünyanın etekleri/çağın karekteri' temizlensin için. Tarihin rafinesinden elenememiş bütün 'Modern Zaman Ricleri'den uzaklaşabilmek için.. Yalnızca 'Mutlak İyilik'in 'teksir'i için.. 'Kozmik Plan'ın izinde bir 'uzun soluklu yürüyüş'le sürecek 'hikemî uyarı' ıçin ayaktayız.
Anaların karnından 'çıplak olarak' dünyaya gelenlerin, dünyanın nimetlerinin kabuledilemez zalim paylaşımına imza atarak KİŞİLİK dünyalarının 'çıplaklığına' bizi tanık etmeleri, bir yoksunluğun traji-komik görünümlerine 'yasallık zırhı' gecirmeye çalışmaları kabul edilemez. 'Vahyî inzar'a sağır sultan kesilenlerin, varolanın aynı mihval üzre büyümesine adanan 'tamahları' , onları sünnetullah'ın matematik kesinliğindeki yasalarınca 'eştikleri çukur'a sürükleyecektir. Küçümsedikleri her 'alamet', 'meşum bir kuş' gibi peşlerini bırakmayacak. Ayetlerin 'rahmani' yüzünü okumada acz içinde olanlar, 'hayali 'a'mal'lerinde KİŞİLİKLER'ini seyredeceklerdir.
Bu bildirge'nin yazıldığı 'zamansal ilkim', ONDOKUZLAR FIRTINASI'nın ONDOKUZ ASIR'dır ektiklerini henüz biçmemişken, onlarca yıl süreceği kehanetini biçtikleri bir 'ENDURİNG FREEDOM' kalkişması;nın iklimidir. 'THE END of HISTORY' , 'fıtne kalmayıncaya, liberti yalnız ONDOKUZLAR için oluncaya kadar' 'GEİST'i 'tamamlamaya yemin ediyor. 'Aydınlanma'nın Nur'unu hiç bir 'Üçüncü dünya ağzı'nın söndüremeyeceği konusunda yapageldikleri 'ölçüp biçmeler'in 'katiyyet hesapları'ndan eminler.. 'Sanallık içre yaşayanlar'ın aynanın arkasından aynanın önündekilere taktıkları 'zişan-ı nişan'ın büyük bombardımanı, üzerini setrettikleri Medeniyet'in çocuklarına, Güneşlerini balçıkla sıvattırmak istiyor. Sıvanamaz Güneş Balçık'la.. Sıvaların döküldüğü, sınavların çözüldüğü, yorganlardan sıyrınıldığı, uyanması gerekenlerin uyandığı, yüklenilmesi gerekenlerin 'downlod' edildiği bir dilime and olsun ki, akibet, Muttakiler'indir.
§9
§10
§11
§12
§13
§14
§15
§16
 §17
§18
§19
§20
REFERANSLAR
1.96/el-ALAQ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
I İlk Vahy: 1-5 Geri
96.1- Oku, Yaratan Rabb'inin adına,
96.2- O, insanı bir embriyodan yarattı.
96.3- Oku, Rabb'in Ekrem'dir,
96.4- Kalemle öğretendir.
96.5- İnsana bilmediğini O öğretti.
II Tuğyan Eden İnsan ve Muttaki: 6-19 Geri
96.6- Hayır, insan kesinlikle tuğyan eder.
96.7- Kendini müstağni gördüğünde.
96.8- Oysa dönüş yalnızca Rabb'inedir.
96.9-10 Namaz kıldığında bir kulu, bundan engelleyeni gördün mü?
96.11- Gördün mü? Ya o (kul) doğru-iz (hidayet) üzerinde ise,
96.12- Ve takvayı emrediyorsa,
96.13- Gördün mü? Ya (diğeri) yalanlıyor ve yüz çeviriyorsa.
96.14- Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?
96.15- Hayır, eğer buna bir son vermezse, onu alnından sürükleyeceğiz.
96.16- O yalancı, hatayla dolu alnından.
96.17- O zaman çağırsın taraftarlarını
96.18- Biz de çağıracağız koruyucuları.
96.19- Hayır, O'na itaat etme, secde et ve (Rabb'ine ) yaklaş.
2.68/el-QALEM
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Peygamber'in Yüksek Ahlakı: 1-16 Geri
68.1- Nun.
Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.
68.2- Sen, Rabb'inin nimetiyle bir mecnun değilsin.
68.3- Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecr vardır.
68.4- Sen, büyük bir ahlak üzerindesin,
68.5- Artık yakında göreceksin ve onlar da görmüş olacaklardır.
68.6- Sizden hanginizin meftun olduğunu
68.7- Elbette senin Rabb'in, kimin kendi yolundan saptığını daha iyi bilendir ve kimin hidayete erdiğini daha iyi bilendir.
68.8- Şu halde yalanlayanlara itaat etme.
68.9- Onlar, senin kendilerine yaranıp uzlaşmanı arzu ettiler, o zaman onlar da seninle uzlaşacaklardı.
68.10- Ayrıca Her bir, durmaksızın yemin edip durana, aşağılık olana itaat etme.
68.11- Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren
68.12- Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar
68.13- Zorba-saygısız, sonra da kulağı kesik,
68.14- Mal ve çocuklar sahibi oldu diye.
68.15- Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman "Eskilerin Masalları" diyen biri.
68.16- Yakında onun burnunu damgalayacağız.
II Bahçe Ashabı : 17-33 Geri
68.17- Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi,
bunlara da bela verdik. Hani onlar sabah vakti mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
68.18- Hiçbir istisna da yapmıyorlardı.
68.19- Fakat onlar uyuyorlarken, Rabb'in tarafından dolaşan bir bela onları kuşatıverdi.
68.20- Sonunda kökünden kapkara kesildi.
68.21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler:
68.22- "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence çıkın."
68.23- Derken aralarında fısıldaşarak çıktılar.
68.24- "Bugün sakın oraya hiç bir yoksul girip de karşımıza çıkmasın,"
68.25- Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
68.26- Ama onu görünce: "Muhhakkak biz şaşırmışız" dediler.
68.27- "Hayır biz yoksun bırakılmışız."
68.28- Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? Tesbih edip yüceltmeli değilmiydik?"
68.29- Dediler ki: "Rabb'imiz, Seni tesbih ederiz, gerçekten bizler zalimlermişiz."
68.30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar:
68.31- "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınlarmışız."
68.32- "Belki Rabb'imiz, onun yerine ondan daha hayırlısını verir. Şüphesiz biz, yalnızca Rabb'imize rağbet ederiz."
68.33- İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise muhakkak çok daha büyüktür, onlar bir bilseler."
|